Karaciğer Kanseri


KARACİĞER KANSER TEDAVİSİNDE GÜNCEL ARAŞTIRMALAR

Karaciğer kanserlerinin %90' nını hepatoselüler kanser (HCC) oluşturur. Görülme sıklığı artmakta olup her 100.000 kişide 4-6 kişide görülür. Hepatit C ve alkolik olmayan karaciğer yağlanmasında artışa bağlı olarak görülme oranlarında yükselme bildirilmiştir.

Karaciğer kanserlerinin (HCC) %90' ı altta yatan bir hastalığa eşlik eder. Risk faktörleri hepatit B, hepatit C, alkol kullanımı, aflotoksine maruz kalmadır.

Karaciğer Kanserleri ve Karaciğere Metastazların Tedavisinde Kemoembolizasyon ve Radyoembolizasyon, Araştırmaların Gözden Geçirilmesi

Karaciğerin kendi kanseri ve başka organ kanserlerinden karaciğere olan yayılma (metastaz) tedavisinde girişimsel radyoloji yöntemleri kullanılmaktadır. Lokal tedavi olarak adlandırılan kateter yolu ile atardamar içine (intraarteryel-atardamar içine) uygulanan tedaviler onkolojide verilen kemoterapi ilaçlarına yeterli yanıt alınamadığı durumlarda önemli destek tedavileri konumuna gelmiştir.     Kateter yolu ile yapılan tedavilerin sistemik kemoterapiye göre önemli farklılığı tedavinin seçici olarak tümör içine uygulanmasıdır. Kemoembolizasyon yüksek doz kemoterapinin kateter yolu ile tümör yatağına verilmesidir. Kemoembolizasyon karaciğerin en sık kanseri olan hepatoselüler kanserde (HCC-intermediata stage B) temel tedavi yöntemidir.   Radyoembolizasyon radyoaktif bir madde olan Yitriyum 90 ile işaretlenmiş mikropartiküllerin karaciğerdeki tümörü besleyen atardamar içerisine kateter yolu verilmesidir.

Radyoembolizasyon karaciğerin primer kanseri olan hepatoselüler kanserde alternatif bir tedavi yöntemi olup erken ve ileri devre kanserde uygulanabilir. Bunun dışında cerrahi uygulanamayan karaciğerin diğer kanserlerinde ya da karaciğere yayılan diğer organ kanserlerinde de etkili bir tedavi yöntemidir.

Radyoembolizasyon

Dışarıdan uygulanan radyoterapide tümörü öldürebilmek için verilmesi gereken dozlara normal karaciğer dokusunun dirençli olmaması ve ciddi karaciğer hasarlarına yol açması nedeniyle radyoterapi karaciğer tümörlerinde rutin kullanılamamaktadır. Radyoembolizasyon bu kısıtlamayı gidermek için geliştirilmiş bir tekniktir. Y90 radyoaktif maddenin dokuya yayılımı ve damardan zengin tümörlerde büyük oranda tümör içinde birikmesi radyoterapide eşlik eden yan etkiler görülmeksizin 150 Gy etkili dozlara ulaşılabilmektedir.    Radyoembolizasyon hastalar tarafından çok daha iyi tolere edilmekte olup ileri düzey hastalarda ve karaciğer toplardamar tıkanıklığı bulunduğu durumlarda da uygulanabilmektedir. Radyoembolizasyon hazırlık aşamasında yapılan anjiografide verilen maddenin (MAA) akciğere kaçısı %20' den fazla olduğunda ve akciğere gidecek dozun 30 Gy' den büyük olduğunda radyoembolizasyon yapımamalıdır. Hazırlık anjiografisinde barsakları besleyen damarlara radyoaktif maddenin kaçısı bu damarları tıkamaya rağmen engellenemeyecekse yine radyoembolizasyon uygulanmamalıdır.

Radyoembolizasyonun Klinik Sonuçları

Cerrahi uygulanmayan hepatosellüler kanserde radyoembolizasyon kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ortalama yaşam süresini belirgin olarak uzattığı ortalama tedavi sonrası yaşam süresi 16 ay olarak saptanmıştır. Diğer bir çalışmada hepatosellüler karsinom olgularında erken hastalıkta (stage A) ortalama yaşam süresi 24.4 ay, stage B' de 16.9 ay ve stage C grubunda 10 ay dır.   İleri kalın barsak (kolon) kanserlerinde radyoembolizasyon sistemik kemoterapinin tedaviye yanıtını artımaktadır. Radyoembolizasyonun birlikte verildiği kemoterapiler yanıtın, ortalama yaşam süresinin belirgin arttığı izlenmiştir. Radyoembolizasyonun nöroendokrin tümörlerde tedaviye yanıtı geliştirdiği saptanmıştır. Meme kanserlerinin karaciğer metastazlarında da tedaviye yanıtı geliştirdiği ve ortalama yaşam süresine katkı sağladığı belirlenmiştir.

Kemoembolizasyon

Kemoembolizasyonda temel amaç bir ya da bir kaç kemoterapi ilaçlarının tümörü besleyen atardamar kateter yolu ile verilmesidir. Genel durumu korunmuş, karaciğer kan testleri normal sınırlarda, karaciğer toplardamarında tıkanıklık olmayan hastaların hepatosellüler kanserlerinde, karaciğere metastaz yapan metastatik nöroendokrin tümör, meme kanseri, kolon kanserlerin tedavisinde yaşam süresini uzatmak ve tümör kontrolü sağlamak amacıyla uygulanır.

Kemoembolizasyonun Klinik Sonuçları

8510 hepatosellüler kanser hastasında kemoembolizasyon uygulanmış. Ortalama yaşa süresi 34 ay olup 1. yıl için yaşam oranı %82, 3. yıl için %47, 5. yıl için %26 ve 7. yıl için %16 olarak saptanmıştır.    Kalın barsak- kolon kanserlerinde kemoterapiye dirençli 30 hastaya kemoembolizasyon uygulanmış. Cevap oranı 6 ayda %66, 12 ayda %75 ve ortalama yaşam süresi 19 aydır. Fiorentini ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada (Faz III randomize kontrollü çalışma) sistemik kemoterapi ile karşılaştırıldığında ortalama yaşam süresi ve hastalığın tekrar gelişme süreleri kemoembolizasyonda daha uzun olduğu gösterilmiştir. Aynı kemoterapi ilaçın (İrinotecan) onkolojide uygulanmasına göre kateter yolu ile damar içine verilmesinin daha etkili olduğu ortaya konmuştur. Nöroendokrin tümörlerin karaciğer metastazlarında da kemoembolizasyonun tümör kontrolünde ve yaşam süresine katkı sağladığı bildirilmiştir. Meme kanserlerinin karaciğer metastazlarında bazı hastalarda tümörde kısmi yanıt elde edilmiş olup ortalama yaşam süresi 25 ay olarak gösterilmiştir.

Radyoembolizasyon ve Kemoembolizasyonun Karşılaştırılması

Salem ve arkadaşları 245 hepatosellüler kanser hastasında radyoembolizasyon ve kemoembolizasyonu karşılaştırmıştır. Tedaviye yanıt  oranı radyoembolizasyonda %49, kemoembolizasyonda %36 olup radyoembolizasyonda daha yüksektir. Yan etkiler radyoembolizasyonda daha az olup ortalama yaşam süreleri yönünden iki yöntem arasında farklılık saptanmamıştır. Radyoembolizasyonda daha yüksek cevap oranları yakalandığına dair bir eğilim saptanmıştır.    Kolon kanserlerinin karaciğer metastazlarında prospektif ve retrospektif yapılan çalışmalarda radyoembolizasyonun önemli bir tedavi araçı olup yaşam süresini uzattığı ve hastalığını yeniden nüks etmesini geçiktirdiği gösterilmiştir. Kemoembolizasyon ile yapılmış retrospektif çalışmalar mevcut olup kemoterapiye dirençli olgularda belirgin karaciğere zarar oluşturmadan yaşam süresini uzattığını gösteren çalışmalar yayınlanmıştır. Kolon kanserinde 1. veya 2. basamak kemoterapi tedavisine ilave yapılan radyoembolizasyonun tedaviye yanıtı geliştirdiği cerrahi uygulanabilirlik şansını artırdığı gösterilmiştir. Kemoembolizasyonun (DEBIRI) kullanıldığı faz 2 ve 3 çalışmalarında kemoterapiye dirençli karaciğer metastazlı kolon kanserlerinde tedaviye yanıt %78, ortalama yaşam süresi 22-25 ay olarak belirlenmiş olup kemoembolizasyonun tümör ilerlemesinin kontrolünde (palyatif) bir tedavi yöntemi olarak uygulanabileceği belirtilmiştir.

Journal of Medical Imaging and Radiation Oncology 2014; 58:341-352

Cerrahi yapılamayan karaciğer kanserinde (hepatosellüler kanser- HCC): Radyoembolizasyon mu? Kemoembolizasyon mu? Tüm literatürün gözden geçirilmesi ve araştırmaların sonuçları (Meta-analiz)

Karaciğer kanserinde (Hepatoselüler kanser- HCC) temel tedavisi cerrahi olmakla birlikte hastaların sadece %30 u bu şansı yakalamakta çoğu hasta teşhis aşamasında artmış tümör boyutu nedeniyle cerrahi şansını yitirmiş olmaktadır.    Lokorejyonel tedaviler transarteryel kemoembolizasyon (TAKE) ve radyoembolizasyon (TARE) HCC tedavisinde önemli tedavi yöntemleri olup  . hiç tedavi almayanlara göre yaşam süresini uzatmakta   . lezyon boyutunu küçülterek cerrahiye uygun hale getirmekte . karaciğer nakli yapılabilecek hastalarda nakle kadar tedavi amacıyla uygulanmaktadır.

Günümüze kadar yapılan ayrı ayrı çalışmalarda TAKE, American association for study of  liver diseases (AASLD) grubu tarafından ara aşamada (intermediate stage) veya Barcelona grubu tarafından da B stage (BCLC B stage) HCC hastalarına uygulanması tavsiye edilmiştir. TARE ise toplardamar tıkanıklığı ile birlikte HCC olan hastalarda TAKE yapılmadığı durumda tercih edilmesi önerilmiştir.

2005 tarihinde günümüze kadar HCC olgularında TARE ve TAKE' nin karşılaştırıldığı tüm araştırmalar analiz edildi. Toplam 553 HCC hastasının 284' üne TAKE, 269' una TARE uygulandı. Bu iki grup hasta detaylı analiz edildi.

  1. İki grup arasında 4 yıla kadar yaşam oranları arasında anlamlı farklılık saptanmadı.
  2. Tedavi yan etkileri yönünden farklılık izlenmedi.
  3. Tümörün tedaviye yanıtı yönünden TAKE ve TARE arasında farklılık gözlenmedi.
  4. TARE benzer komplikasyon oranı ve yaşam süresi yönünden TAKE' ye güvenilir bir alternatif tedavi olduğu gösterildi.
  5. Maliyet yönünden yapılan karşılaştırmada TARE, TAKE' nin 3 katı fiyata sahip olmasına karşın TAKE yapılan hastaların %60' ına birden fazla seans uygulanmıştır. TARE hastalarının %70' i tek bir tedavi seansı almıştır. Bu da fiyat farklarının analizinin kolay olmadığını göstermektedir.

Cardiovascular Interventional Radiology 2016; 39:1580-1588

Cerrahi Uygulanamayan Karaciğer içi Kolanjiokarsinom Hastalarının Tedavisinde Radyoembolizasyon: Yaşam Süresine Etki Eden Tedavi Parametreleri

Karaciğer içi safra yolları kanserlerinin (Kolanjiokarsinom) görülme sıklığı ve ölüm oranları her geçen gün artış göstermekte olup ortalama yaşam süresi 6-12 aydır.

Kemoterapi rejimleri gemcitabine veya gemcitabine+cisplatin tedavilerinin ortalama yaşam süresine katkıları gösterilmemiştir.

2005-2016 yılları arasında karaciğer içi safra yolları kanseri olan 21 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastalara tedavi olarak sadece radyoembolizasyon uygulanmıştır.

Ortalama yaşam süresi 15 ay olup karaciğer içerisindeki tümör yükü prognozu belirleyen temel faktör olup tümör yükü %25’ den az olduğunda yaşam süresi 37.5 ay iken tümör yükü %25-50 arasında olduğunda yaşam süresi 15 ay olarak saptanmıştır.

Sonuç olarak karaciğer içi safra yolları kanserlerinin tedavisinde radyoembolizasyon yaşam süresine katkı sağlayan bir tedavi yöntemidir. Tümör yükü yaşam süresini belirleyen önemli bir parametredir.

Cardiovascular and Interventional Radiology 2018

Karaciğer kanseri (HCC) Görüntülemesinde ve Lokal Tedavilere Yanıtın Değerlendirilmesinde Diffüzyon Ağırlıklı MR İncelemesi

Karaciğerin en sık kanseri olan hepatosellüler kanser (HCC) tedavisinde erken dönemde cerrahi rezeksiyon ya da transplantasyon en etkili yöntemleri oluşturmakla birlikte bir çok hasta bu şansları yakalayamamaktadır. Bir çok hastada kanser saptandığında boyutları artmış ve cerrahi rezeksiyon şansını yitirmiş olmaktadır. Transplantasyon da uzun bekleme süresini gerektirmekte bu sırada da hastalık ilerlemektedir.

Lokal ya da lokorejyonel tedaviler girişimsel radyoloji ünitelerinde yapılan ablasyon, kemoembolizasyon ve radyoembolizasyonu kapsamaktadır. Bu tedavilerin uygulanmasından sonra tedaviye yanıtın değerlendirilmesi önemli bir sorun olarak halen devam etmektedir. Bu amaçla BT ya da MR kullanılmakta olup MR daha yaygın tercih edilmektedir. MR incelemeleri kontrastlı yapılmakta nodüler ve düzensiz konturlu tümör duvarında kontrast tutulması rezidüel tümörü desteklemekte iken diffüzyon ağırlıklı incelemeler de ADC ölçümleri ile katkı sağlamaktadır.

Lokal tedavi ya da sistemik tedavi alan HCC tanılı karaciğer kanseri hastalarının takibinde difüzyon MR incelemesinde geçici ADC değerlerinde azalma rastlanabilir. Geciçi ADC değerlerinde azalma tümör iskemisini ya da hemorajik nekrozu gösterebilir. Takiplerde tedaviye iyi yanıtın göstergesi ADC değerlerinde artışın olmasıdır. Buna karşın uzun dönem takiplerde 3 aydan sonra ADC değerlerinde tutarlı azalma tümörün ilerlemesini gösterir. Tedaviye yanıt vermeyip ilerleme gösteren tümörlerde yüksek hücresel gelişimine bağlı ADC değerlerinde düşme görülür.

Journal Vascular and Interventional Radiology 2016

www.mutlucihangiroglu.com/karaciger-ablasyonu_r_tr_4128_.aspx,

www.mutlucihangiroglu.com/kemoembolizasyon-uygulamasi_r_tr_5153_.aspx

www.mutlucihangiroglu.com/radyoembolizasyon_r_tr_4132_.aspx