Tiroit

Tiroit bezleri boyun her iki yanında yerleşmiştir ve önemli görevleri mevcuttur. Tiroit bezlerinin fazla çalışması ya da az çalışması bir çok yakınmaya yol açar, az çalışması durumunda hastalar halsizlik, çabuk yorulma ve aşırı üşüme gibi yakınmalar ortaya çıkar. Tiroit bezlerinin çok çalışması durumunda da aşırı terleme, kilo kaybı gibi yakınmalar görülebilir.

Tiroit bezlerinin tüm dokusunu tutan hastalıkları olduğu gibi normal doku içerisinde yerleşen nodüller ortaya çıkabilir. Erişkin yaş döneminde nodül bulunma oranı %18-32' dir. Tiroit hastalıklarını düşündüren yakınmalarla başvuran hastalarda nodül saptanabildiği gibi bazen rutin incelemeler sırasında rastlantısal olarak da saptanabilir. Tiroit bezleri içerisinde nodüller farklı yapı ve görünümde olabilir. Bu nodüller tek ya da çoklu olabilirler. Bu nodüller çoğunlukla iyi huylu (benign) nodüller olmakla birlikte daha az olasılıkla kötü huylu nodüller olabilir. Tiroid nodüllerinin kötü huylu olma oranı %5 civarındadır. Kötü huylu nodüller tiroid kanserleridir.

Tiroit kanserinde risk faktörleri?

Ailede tiroit kanseri öyküsü olması, baş ve boyun bölgesine radyasyon uygulanması, çevresel toksinlere maruziyet gibi faktörler tiroid kanseri görülme olasılığını artırmaktadır.

Tiroit hastalıklarının teşhisininde ilk başvuru yöntemi ultrasonografidir. Ultrasonografide bir bulgu saptanması durumunda laboratuvar testleri yapılır. Kan testleri ile tiroid hormon seviyeleri değerlendirilir. Tiroid ultrasonografi bulguları saptanan nodüller hakkında ayrıntılı bilgi verir. Bazı klinisyenler tiroid ultrasonografi sonrası tiroid nodülünün hiperaktif ya da hipoaktif olup olmadığını anlamak için sintigrafi testinin de yapılmasını isteyebilir.

Tiroit nodülü saptanan olgularda ultrasonografi bulguları iyi huylu veya kötü huylu nodül ayrımını yaklaşık %75-80 doğrulukla yapabilmektedir. Kötü huylu nodül bulguları saptandığı taktirde ultrasonografi eşliğinde biyopsi yapılması gerekmektedir.

Hangi Tiroit  Nodülüne Biyopsi Yapılmalıdır ?

  • Önceki ultrasonografi ile karşılaştırıldığında nodül boyutlarında artış olması
  • Nodülün ultrasonografide görünümü düzensiz kenarlı -konturlu olması
  • Nodül çevresinde düzenli halo bulunmaması
  • Tiroit kapsül dışına uzanım gösteren nodül görünümü
  • Nodül boyutlarının 1 cm den büyük olması
  • Nodül solid kompoentli olması ve hipoekoik görülmesi
  • Nodül içerisinde noktasal kalsifikasyonlar- kireçlenmelerin bulunması
  • Nodülden yapılan Doppler incelemelerde içerisinde kanlanmanın arttığına ait bulguların saptanması.

Tiroit biyopsisi ultrasonografi eşliğinde ince iğneler kullanılarak (23G, 25G, 27G) yapılır. Biyopsi işlemi ince iğne aspirasyon yöntemi olarak uygulanır. İşlem öncesi boyun kesiminen sprey analjezikler uygulanır ve boyun steril olarak hazırlanır. Ultrasonografi ile nodül içerisinde iğnenin olduğu gösterildikten sonra iğnenin arkasına takılıp enjektör pistonu ileri geri çekilerek işlem uygulanır. Enjektör ile aspire edilirken iğnenin yerinden oynamamasına dikkat edilmelidir.

Enjektördeki aspire edilen materyal dikkatli bir şekilde lamlara yayılarak havada kurutularak ya da alkolde patoloji bölümüne gönderilir. Biyopsi sonrası giriş yerleri steril kapatılarak işlem sonlandırılır. Hastaya bandajlarını bir gün sonra çıkarıması önerilir. Hasta bir gün sonra banyo yapabilir.

Ultrasonografi eşliğinde tiroit biyopsisi (sol), ultrasonografide nodül (kırmız ok) saptandıktan sonra iğne ilerletilir ve iğne uçu nodül içerisinde olduğu (sarı ok) gösterildikten sonra enjektör pistonu seri hareketlerle geri çekilerek nodülden hücre aspire edilir.

Tiroit bezleri boynun her iki tarafında ve soluk borusunun üzerine oturmuş organlardır (SO), tiroit ince iğne aspirasyon biyopsisinde tiroid içerinde tiroid dokusuna göre daha siyah (hipoekoik) görülen nodül içerisinde iğnenin görünümü (SAĞ)